Pages

17 Aralık 2013

171213

Gün 17. Bugüne kadar yaptığınız en güzel tatili yarattığınız bir karakter yaşamış gibi anlatın.

(Bugün erkek kardeşimin 20nci yaşgünü.)

Alarm çalmadan gözleri açıldı. Komodinin üzerinde duran saatini aldı, baktı, Türkiye'de saat kaç diye bir hesaplama yaptı. Güldü. Telefonuna bakmak zorunda olmadığını düşündü. Bu saatte kim arar ki! Kocaman yatakta yaylanırken, bu memleketin de herşeyi extra large diye düşünüyordu. Yatağın ayakucunda duran devasa bir televizyon, onun altında duran bir ipod standı, kahve makinası ve mikrodalga fırın, aslında genel olarak pek çok şeyi özetliyordu. Supersize me! Nikita'yı uyandırdı.

On dakika içinde hazırlanıp kahvaltıya indiler. İki kruvasan arasına peynir koyup yiyecek kadar açlardı. Bu sırada CNN hava durumunu sunuyordu. Hava kapalı, yer yer sağanak yağışlı. Yağmurlukları giyelim, şemsiyeleri de çantaya koyalım, diye kafasında planlar yapıp, eline de bir muz kapıp odaya geri çıktı.

"Bu Ghetto'da da nasıl böyle güzel bir otel yapmışlar, mekan pek tekin gözükmüyor halbuki, heryerde CCTV var." diye düşünüyordu. Sokaktaki tek beyaz kendisi ve Nikita idi. Gerçi, onları da caucasian saymıyorlardı! Dar bir tayt giymiş, ekstra ekstra large siyahi bir ablanın arkasından kafasını yatırıp gelen treni görmeye çalıştı. Sonra da bindiler, cebinden tuzlu fıstıkları çıkarıp bir bir yemeye başladı. Üç sayıda bir de Nikita'ya takdim ediyordu. Bu ülke, insanı yemeye teşvik ediyordu!

Bugünkü durak, Museum of Natural History idi. Gezdi, eğlendi, yeri geldi goril takliti yaptı, yeri geldi karıncayiyen... Nikita'yla beraber bugüne kadar orada çekilmiş filmleri; Squid and Whale'ı, Night at the Museum'ı anarak, junior lise öğrencileriyle beraber exhibitionlara katıldılar. Fıstık yemeye devam ettiler.

Sonra çıktılar, gökyüzü bulutlu ama yağmursuzdu. Residential muhitte ara sokaklarda dolaştılar, kayboldular. Semt pazarlarının içlerinden geçtiler. Acıktılar, Carnegie Deli'de kocaman sandviç, ve inanılmaz lezzetli pickle'ları yiyip, kahve yudumladılar. Kahve bittikçe üstünü tamamlıyorlardı. Filmlerdeki gibi diye düşündü Kiddo. Masadan kalktıklarında "These streets will make you feel brand new, big lights will inspire you..." diye mırıldanıyordu.

Sonra durdu, Nikita'ya döndü; "fazla fıstık ve fazla kahve midemi bozmuş olabilir" dedi ve ikili tuvalet aramaya koyuldular.


0 Yorum:

Yorum Gönder