Bir varmış... Bir yokmuş...
Bloğumun hikayesi pek ilginç değil aslında. Sene kaçtı hatırlayamıyorum, blogger 2004 diyor, dial-uplarla download edebileceğimiz daha basit arayüzlerde bloğu yazmaya başladım.
Blogdan önce, bildiğiniz el yazısıyla yazdığım güncelerim vardı. "ler" çoğul eki konulabilecek sayıda. Genellikle, senelerce (blogumda da epeyce uzun süre yaptığım üzere) derslerden ve sınavlardan bahsettiğim, günümün kalitesini sınavdan aldığım notun ya da o gün ne kadar ders çalıştığımın belirlediği seneler.
Çok hızlı geçiyorlar. Gerçekten!
Bir ara toolbar'da final sınavı sonuçlarımı paylaşıyordum. Fakülteden bir arkadaş "periodontoloji" diye search ederken benim blogla karşılaştığını söylemişti. Google'ın blogger'ı almasından sonra bu ihtimal daha da yüksek. Evvelde yahoo ve geocities vardı, hatırlayanlar parmak kaldırsın! Sonra sonra sınavlar gitti, yerine hasta yakınmaları geldi, cardiff maceraları ve klişeleşmiş "bebek" muhabbetleri.
Bugün bebeğim altına sıçtı, bu da kakası şeklinde tag'lemek istemediğim için bloğa çokça birşey yazmadığımı farkettim. Belki bu sebeple B.'nin güzel hatıralarını da kaçırıyor olabilirim, zira seneler evvel blogda yazdığım pek çok şeyi, sadece blogda yazılı olduğu için hatırlıyorum.
Tüm bu blog ihmalkarlığımı kırmak namına, dedim ki blog fırtınası'na ben de katılayım.
Geç de olsa, başlıkta 1 aralık yazarak hile de yapsam, arkadan geliyorum.
Blog fırtınası görevleri;
Gün 1. Yazınıza “Bir varmış, bir yokmuş” ile başlayın.
Gün 2. Herhangi bir kitabın, herhangi bir sayfasını açın ve bir satır seçin. O satırla yazıya başlayın, gerisi sizden…
Gün 3. Dünyada istediğiniz bir yere gidebilecek olsanız nereyi seçerdiniz, düşünün. Oradaki deneyiminizi yazın.
Gün 4. Kafanızdan bir karakter atın ve onun hikayesini yazın.
Gün 5. Bir rüyanızı veya kabusunuzu hikaye şeklinde yazın.
Gün 6. “Mutfakta penceremin önünde duruyorum…” Başlangıç cümlesi bu, gerisi serbest.
Gün 7. En sevdiğiniz mevsimi yazınızda okuyuculara da yaşatın.
Gün 8. En sevdiğiniz şarkıyı alın, ismi ve sözleri yazınıza ilham olsun.
Gün 9. Bir kafedesiniz, başınızı kaldırdınız ki kimi göresiniz! “Kimi” kısmı size kalmış, buyrun yazıda anlatın.
Gün 10. Eskiden yazdığınız bir şeyi bulun. Girişini tekrar yazıp ona yepyeni bir ton verin.
Gün 11. İlk işiniz hakkında yazın.
Gün 12. Sevdiğiniz birini bir karaktere çevirin ve onun hakkında yazın.
Gün 13. Hep hayalini kurduğunuz evde yaşıyor olsanız nasıl bir şey olurdu onu yazın.
Gün 14. “Fırtınalı ve karanlık bir geceydi…” Yazıya bununla başlıyoruz, sonra neler oluyor bakıyoruz.
Gün 15. İyi ya da kötü, herhangi bir çocukluk anınıza yeniden hayat verin, bugünkü içgörülerinizle tekrar bakın.
Gün 16. Son yediğiniz yemeği tüm detaylarıyla anlatın, ağzımız sulansın.
Gün 17. Bugüne kadar yaptığınız en güzel tatili yarattığınız bir karakter yaşamış gibi anlatın.
Gün 18. En sevdiğiniz kitabın adı yazınıza ilham versin.
Gün 19. Çocukkenki halinizi hikayenizdeki bir karakter olarak anlatın.
Gün 20. Burcunuzun özellikleriyle bir karakter veya bir dünya yaratın.
Gün 21. Dışarı çıkın ve dışarıda gördükleriniz hakkında yazın.
Gün 22. Geçmiş hayatınızda biriymişsiniz. Kimmişsiniz? Ne yaparmışsınız?
Gün 23. En sevdiğiniz kurgu karakterin günlüğüne yazdığı bir yazıyı yazın.
Gün 24. Bir gemi veya araba yolculuğundasınız, sizden yaşamak isteyeceğiniz yol hikayesini bekliyoruz.
Gün 25. Su temasına dair aklınıza geleni yazın.
Gün 26. Geleceği hayal ettiğinizde ne görüyorsunuz? Bilim-kurgudan bahsediyoruz, evet!
Gün 27. En sevdiğiniz peri masalına yeni bir son yazın.
Gün 28. Şu an olduğunuz kişiyi bir hikayedeki bir karaktere çevirin.
Gün 29. Ne yazarsanız yazın, sonu bitmemiş olsun, “devamı gelecek” hissi uyandırsın.
Gün 30. İlham perinize bir mektup yazın.
Gün 31. Konumuz yeni yıl. Yeni yıldan beklentileriniz, yeni yıl kararlarınız ya da aklınıza ne gelirse…
Türkçe #blogfırtınası girişimi kaynak: http://tamamenatiyorum.com/2013/11/30/blog-firtinasi/
KATIKLI DOLMA (Bitlis mutfağı)
1 yıl önce
0 Yorum:
Yorum Gönder