Pages

06 Aralık 2013

061213

Gün 6. “Mutfakta penceremin önünde duruyorum…” Başlangıç cümlesi bu, gerisi serbest.

Mutfakta penceremin önünde duruyor(d)um. Mutfak masasının yanındaki bankın üzerinde B.'yi tutuyordum. Bir elinde hıyar, pencereye yapışmış dışarıyı seyrediyordu. Omletini yemek istemiyor çünkü benim yaptığım gibi, kızarmış ekmeği acuka'ya batırmak istiyordu. İzin verdim, pekçok şeye izin verdiğim gibi. Bu da, pek çok şeye izin verdiğimin kanıtı:




Yedi, beğendi. Sonra bana da yedirdi. Nikita olsa, ona da yedirirdi. Sonra kucağıma oturdu, kahvaltıya devam etmeme izin vermedi. 

Sürekli karşılaştığım durum. Annesini aşırı derecede özleyen çocuk sendromu. Öyle ki, annesiyle bütün olmaya çalışıyor. Sürekli yakamda, paçamda, kucağımda. Akşamları B.'nin deyimiyle "pipiii" (Pepee) izlerken bile bir eli her daim benim bacağımda.

Evimin kontrolünü kaybettim. Yemeğimi başkası yapıyor, kızıma başkası bakıyor, evimi bir diğer kişi temizliyor, ütülerimi bir firma yapıyor. Hatta geçen gün marketten aldığıma çok emin olduğum karabiberi bulamadım. Gittim yenisini aldım. Evimde ne eksik ne fazla onu bile bilmiyorum. 40 rulo tuvalet kağıdım, 2 kutu karabiberim var ama ihtiyacım olduğunda hepsi saklambaç oynuyorlar.

Para için bu işte değilim. Evet, istesem çok iyi paralar kazanabilirim ancak şu anda sadece yukarıda saydığım "diğer kişi"lerin paralarını, ha bir de işe gidip gelirkenki benzin paramı çıkarıyorum. İçimdeki ev hanımı her sabah bir isyan çıkarıyor, yatakta yatan bebeyi görünce (hatta göremeyince). İsyan bastırılıyor 6:45 te evden çıkana kadar. Her sene canını dişine takıp birşeyler öğretmeye çalıştığın öğrencilerin, klinikte her sabah saçmaladıklarını görünce; deliler gibi uğraştığın hastaların şikayette bulunduklarını işitince; bir de deli gibi çalıştığın bir ayın sonunda "ortaya konuşuyorum" diyen üstler eklenince... Bilmiyorum ki, değer mi acaba? Evde yemek pişirmemeye, ortalığı düzenleyememeye, kendi gömleğini ütülememeye, kendi bebeni büyütememene...

0 Yorum:

Yorum Gönder