Trenle sadece 50 dk sürüyor, haydi gidelim ya nolacak diyerek insanın burnundan akan sümüğün bile donduğu bir günde bir sahil kenti olan Swansea'ye gittik. Swansea'de aradığımız şeylerin önünden geçip geçip "yok canım bu olamaz" diyip durduğumuz için şehri üç defa turladık. O da anca 50 dakika sürdü.
Bu kadar ufak bir şehirde iki şey dikkatimi çekti.
Bir; aslında bu sorun Antalya kadar geniş, Acıbadem kadar nüfusa sahip bir yer olan Cardiff'te de var. Trafik! Anlayamıyorum. Anlamlandıramıyorum diyordum kii trafiğin sebebini buldum! Hayır hayır, araç fazlalığı felan değil. Trafiği yayalar piç ediyor. Yaya yola adımını atsın, arabalar adam karşı kaldırıma ayak basana kadar durmakla yükümlü. Hele bir de birbirinden 15 saniye arayla karşıya geçmek için atlayan bir grup gelirse daha da fena. 10 dakika bekliyorlar. Bu yüzden otobüsle gideceğime yürürüm daha kısa sürede varırım diyorum.
Geçen gün yaya kaldırımının başında durup, geçmem için beni bekleyen arabaya "geeç geeç" yaptım elimle. Alışkanlıklar işte. Kurtulamıyorsun.
İki; minnacık bir kentte -Swansea- kaç tane müze olabilir? Adamlar otun bokun müzesini yapmışlar. Ama nasıl müzeler.... Swansea Museum'a giriyorsun firavunun rontgenini çekip koymuşlar karanlık odaya, dişlerini bile sayıyorsun. Kendisi de tabutta zaten. Binbir türlü yelkenli koymuşlar bir yandan da ekranda non-stop deniz-güneş görüntüleri.
Oradan çıkıyorsun Dylan Thomas Museum'a giriyorsun. Millet bakıp bakıp geçmesin diye adamın şiirlerindeki kelimeleri magnet olarak koymuşlar; herkes kendi şiirini yaratsın. Ve elbette yirmibin görsel.
Ama interaktifliğin dibine vardıkları müze Waterfront Museum'dı kesinlikle. Hologram cihazının başında çocuklar gibi şendim. Hayır, bir de istersen Welsh istersen İngilizce seçiyorsun. Görme engelliysen tabletler var, işitme engelliysen ekranda adamın biri konuyu işaret dilinde anlatıyor. Hangi düğmeye bassam Cem Yılmaz'ın uzay filmleriyle ilgili skeçleri geliyor aklıma.
Sonra dedim kim finanse ediyor bunu. Giriş parasız. Duvardaki "Barclays" yazısını incelerken müzede çalışan çocuğun biri geldi...
KATIKLI DOLMA (Bitlis mutfağı)
1 yıl önce
0 Yorum:
Yorum Gönder