Tek adımda pazartesi sendromundan kurtulmanın yolunu sunuyorum... Cumartesi ve pazarları da okula gidin!
Aman haftasonları okula giderken aklınızı da yanınıza almayı unutmayın. Özellikle bu gavur memlekette unutmayın, çünkü bu adamlarda fazlaca gelişmiş bir "güvenlik" korkusu var. (Mesela şu akbile benzeyen dış kapının anahtarını alabilmek için bir retina taramasına girmediğim kaldı. Pasaport bilgilerimden, öğrenci kayıtlarıma, referans veren kişilerden, orada kendi çektikleri vesikalığa kadar... Yine de ancak nisanın beşine kadar giriş izni alabildim.)
Sonra tabi bir de postgraduate odasına girmek lazım. Bütün database orada. Sana tahsis edilen bilgisayarın içinde. Bilgisayar postgrad odasının içinde. Kapıya gelip 6 haneli şifre kombinasyonunu hatırlayamamak çok fena. Hele bir de şifre kombinasyonunu olur da unutursam diye yazdığın kağıdı, götüne fazla güvenmekten evde bıraktığını hatırlarsan daha da fena. Sonra "neyse canım, bilgisayara da o kadar ihtiyacım yoktu ki" diyorsun. Kendi aptallığından yere kapaklanan çocuğun acımadı kii demesi misali.
Ama aynı gün, test numunelerini hazırlayıp tam da makinaya sokmak üzereyken makinanın bağlı olduğu bilgisayarın şifresini de unutursan... Sonra da hazırladığın numuneleri baştan kalıplarına geri yerleştirmek zorunda kalırsan... Üç saatini laboratuarda harcayıp da bi halt bitiremeden, hem de cumartesi gününü de yiyerek geri dönersen... İşte o zaman çok kötü koyuyor.
Hmm...
Daha fazla et yemem gerek sanırım...
KATIKLI DOLMA (Bitlis mutfağı)
1 yıl önce
3 Yorum:
bir de yurdun giriş kapısında bir şifre vardı; değil mi? et konusunda ise haklısın. ben de bir ara aptallaştığımı düşünmüştüm. :)
Yurdun giriş kapısını manyetik bir anahtarla açıyorsun. İngilizler böyleyse, Amerikanlar nasıldır merak ediyorum. Güvensizlik meselesinde...
b12 kullansan aslında biraz faydası olabilir. belki kullanıyorsundur bilmiyorum ama ben et yesemde unutkanlık hep var. apikobal kullanıyorum.
Yorum Gönder