Güzel ama soğuk bir hafta ve Swansea'ye ikinci bir ziyaretten sonra, tren istasyonunda inip şehir merkezine doğru yürürken Nikita'yla dikkatimizi stadın ilginç bir şekilde yerleştirilişi çekti. Koskoca Millennium Stadyumu diyorsun. Gel gör ki stad sanki araya sıkıştırılmış gibi. Santimle ayarlanmış.
Tabi doğal olarak insanın aklına işeyebilmek için sağa dönmek zorunda kaldığın tuvaletler geliyor. Sorsan ev 5 oda 3 banyolu... Bizim laz müteahhitlerin buralara da el attığından şüphelenmedik değil.
Bu arada geçen bahsettiğim gallerin ingiltereyi yenmeyi gurur yaptığına dair yazının aslını da buldum; "We welshmen do not mind much if we have to bow the knee to Scotland or Ireland but we do take a special delight in whacking England" Tabi önce stadını düzgün konuşlandır bir diyesim gelse de Old Trafford'u felan görmedim, birşey diyemeyeceğim.
Bir de acayip eğlenceli bir Manchester United- Bayern Munich maçı izledikten sonra Türk futbolunun düştüğü halleri, maçların ne kadar zevksiz olduğunu tartışmaya başladık. Ben de dedim, işte Türk futbolunun düştüğü yer... Ucuzluk pazarlarında standdaki tek forma, o da 10 pound. "İşte kızım, buralardaki tek Türk forması.." diye kasılmaya başlayan Nikita'nınsa olayı tamamen tersinden algıladığı kanısındayım.
Tabi doğal olarak insanın aklına işeyebilmek için sağa dönmek zorunda kaldığın tuvaletler geliyor. Sorsan ev 5 oda 3 banyolu... Bizim laz müteahhitlerin buralara da el attığından şüphelenmedik değil.
Bu arada geçen bahsettiğim gallerin ingiltereyi yenmeyi gurur yaptığına dair yazının aslını da buldum; "We welshmen do not mind much if we have to bow the knee to Scotland or Ireland but we do take a special delight in whacking England" Tabi önce stadını düzgün konuşlandır bir diyesim gelse de Old Trafford'u felan görmedim, birşey diyemeyeceğim.
Bir de acayip eğlenceli bir Manchester United- Bayern Munich maçı izledikten sonra Türk futbolunun düştüğü halleri, maçların ne kadar zevksiz olduğunu tartışmaya başladık. Ben de dedim, işte Türk futbolunun düştüğü yer... Ucuzluk pazarlarında standdaki tek forma, o da 10 pound. "İşte kızım, buralardaki tek Türk forması.." diye kasılmaya başlayan Nikita'nınsa olayı tamamen tersinden algıladığı kanısındayım.
1 Yorum:
fenerbahçelilik, mahmutpaşa'da ''partilik mal var mı aabi'' diye soran pazarcı ağabeylerin anglo-sakson kardeşlerinin tezgahlarında formalarının zararına satılıyor olduğunu görmeye sevinebilecek kadar kör olabilmektir... hele ki beşiktaş dönmesi olunca, bu acı sendrom daha yoğun yaşanıyor sanırım.
Yorum Gönder