Fotografta onumun arkamin sagimin solumun sobe! olmasina aldanmayin. Birkac dakika icinde, onume kocaman uc adam, yanima iki ey turk genci ve arkama da surekli telefonla konusan, "selahaddin, eyup ve bisiy bisiy" isimli üc cocugun babasi bir adam oturdu.
Daha one göz atacak olursak, beyaz peynir kivaminda ingilizler ve biralari ve daha cok biralari ve en cok biralari. "Dizilin!" diye komut verseniz, dönüslerde birbirlerine carpmasin diye kol boyu mesafede durmak zorunda birakacak gobekleri... Bu arada Kimi mi yoksa Fernando mu daha yakisikli diye muhabbete girismis hanimkizlarimiz da mevcutlar, sesleri duyulabilecek mesafede. "Kimi'nin gozleri cok guzel, Fernando kaşlarini alsa aslinda..." Neyse, cahilliklerine veriyoruz, zira herkes bilir ki Alonso'nun cizgi tutturma kabiliyeti tamamen kaşlarindaki killarin dengeyi saglamasindan kaynaklaniyor. Zaten sadece bu sebeple bile, Kimi'nin daha iyi bir pilot oldugunu soyleyebiliriz. Onun yardimci kaşlari yok. Hatta ayni ornek uzre Fernando'nun, benim kayip erkek kardesim oldugunu da öne atabilirim. Fatima da ispanyol ismi degil mi?
Bir hikaye de boyle Finnish'e vardi. Buradan gotik abilerimin hepsini, 8nci viraj kivrakliginda, pistin sicaklik derecesinde, suyu bitmis pilot, sag arka lastigi patlamis araba gibi sarmaliyorum. Bir anda tureyen "formula-1'i astim ben" grubunu daha onceden farketseydim, tasinirken attigim onca f-1 dergisini bagislardim diyorum bir de.
Son olarak; "Briatore! Discover us too..!"*
* briatore, bizi de kesfet.*