skip to main |
skip to sidebar
arkadaslar arasinda bir "arkadas testi" furyasi aldi basini gitti.
bunlar dönemsel seyler. bir ara blog furyasi oldugu gibi. patlama yasiyor. bakteriyel proliferasyon grafigi seklinde dalgalanmalar. ama guzel seyler tabi.
ben de arkadas testi linkimi aktive ettim, sorularimi güncelledim ve tabi ki "arkadaslar"a yolladim. sorulardan birini, "benim blog adresim nedir" yapacaktim ama kazik soru olur diye "göz numaram kactir"a döndürdüm. bunun bilinmemesine ise sastim. ama 2 yaklasik cevaplara da puan vermistim ki, kimse totalde 10-20 felan almasin.
sonra celdirici siklari sadece insanlar dusunsun diye koydum. belki analiz edip, akillarina benle alakali trivialar gelir hani. kandirmacali. puanlamalari da celdiricilik yonunden fazla olanlara fazla pay vererek yaptim. kisacasi manevi abime "mehmet" diyen 9, "yalcin" diyen 10 aldi. sevdigim icecege cappucino diyen 9, nescafe diyen 10 seklinde...
derken farkettim ki, en yuksek puanlardan birini yapan arkadasimla cok uzun zaman olmus görüsmeyeli. bu aralar kendimi sosyalligin doruklarinda bulmusken onunla da görüsmeli dedim kendime.
tarot diyor ki "yalnizliga ihtiyacin var".
born without a friend, bound to die alone.
artik "15 tatil" kelimesini eklerine koklerine ayirabiliyorum. sonra da kokten disari cikarip, logaritmasini aliyorum. sonra helix modeline getirip donduruyorum. sonra yutuyorum. kirmizi da tutuyorum. kurallar benden.
hani ansiklopedi veren gazeteler derler ya "69 degil.. 59 degil.. 49 degil.. yalnizca 39 kupona!" diye; işte benim yarıyıl tatilim de "15 degil, 13 degil, 11 degil, 9 degil yalnizca 7 gun!"...
bir alttaki post'uma bakip bakip kafami gecirecek bir yerler arayacagim. musaadenizle.
sıkıldım.
evet.
sınavlar bitti. evdeyim. cay-kahve-soda uclusu ile birlikte tv izliyorum. film izliyorum. cizgi film izliyorum. ve sıkılıyorum. ders calışmıyorum. ve hala sıkılıyorum. kitap okuyorum, muzik dinliyorum, uyuyorum, uyanıyorum ve yine sıkılıyorum.
sanırım okumak guzel birsey.
okulumu bile sevebilirim.
*bir insan can sıkıntısından ölebilir mi?
dogumgunu gecti. 3 gun 3 gece kutlamalar yapildi. "bu kiz kocaman oldu artik, citirliktan cikti" diye itiraflar edildi. hediyeler verildi. pastalar kesildi. yagmurlar yagarken yurundu. saat 00:00'da kutlayanlar oldu. sagolsunlar. gun icinde arayanlar oldu, mesaj cekenler de. ortak mesaj: "iyi ki dogdun".
yine de gunun sonunda insan, unutanlara sitemkâr bir hale geliyor.
sanirim bazilari icin "iyi ki" dogmadim.
Screaming at the window
Watch me die another day
Hopeless situation endless price I have to pay
Diary of a madman
Walked the line again today
Entries of confusion
Dear diary I'm here to stay
Sanity now and beyond me, I will always love you,
However long I stay, I will always love you,
Whatever words I say, I will always love you
There's no choice
Whenever I'm alone with you
You make me feel like I'm whole again
Voices in the darkness
Scream away my mental health
Can I ask a question
To help me save me from myself ?
Sanity now and beyond me, I will always love you,
However long I stay, I will always love you,
Whatever words I say, I will always love you
- There's no choice -
sizin hic cekmeceleri yerinden cikmayan sifonyeriniz oldu mu?
en arkada duran camasira uzanmak icin ondekileri cikarmak zorunda oldugunuz?
peki hic butun cekmeceleriniz hafif acikken en ust cekmeceden herhangi bir seyinizin (en ust cekmecede de corap olmaz ama ornek uzre corap diyelim) dustugu oldu mu?
sonra alt cekmecenizin kapanmadigi, alt cekmeceyi tamamen bosaltip orada sikismis corabi cekip almak icin kolunuzu uzattiginiz ve kolunuzun cizikler icinde kalmasina ragmen erisemedigi?
sonra corabi cikarmak icin pens, makas, cimbiz ve benzeri kiskacli aletlerin herhangi birinden yardim aldiginiz?
derken o aletin de o bosluga dustugu ve artik cekmeceyi kapatirken, kapanmamasi yanisira bir de metalik sesin size eslik ettigi?
iste 2 gun once basima bu geldi. pensi cikarmak icin 45 dakika ugrastim. corap veya ne idugu belirsiz o nesne ise sifonyerin alt cekmecesinin arka kisminda hala mevcudiyetini koruyor.
*bu arada annem kabak tatlisinin bu defa cok guzel olmadigini, bir dahaki sefere daha guzelini yemen icin gelmen gerektigini soyluyor.*
aklima geldi.
eskiden deli dehset bir nickelodeon izleyicisi idim. hangi cartoon'dan sonra hangi reklamin gelecegini dahi ezbere bilirdim. iste o gunlerde basladi arnold askim. bu, ninja turtles'tan donatello'ya olan askim, donatello'nun kimyaya olan aski ve benim kimyayi birincil branslardan kabul eden bolumde okuyor olmamdan farkliydi.
onun amerikan futbol topu gibi kafasina, yapisik mavi kotu, mevsimine gore ustunden cikmayan kazak veya t-shirt ile kombine edilmis oduncu gomlegine, kafasindaki ufacik kasketine, onun grunge havasina, onun cool durusuna, onun safligina, onun zekasina, onun duzenine, ona asik olmustum evet. o ihtiyarlari da idare ediyordu, yasitlarini da, bir goz kirpinca hatunlar ona gulumsuyordu*. ve bu cocuk daha 4ncu siniftaydi.
ah bir de helga vardi. cirkin ordek yavrusu tiplemesinden agzinda olmayan ortodontik apereyleri ile ayrilan, kendince oldukca guzel, zeki, erkek gibi bir kizdi helga. 9 yasindaydi ve kizsallikla tek alakasini saglayan iki taraftan topladigi kurdelali saclari ve ustu toz toprak olmus pembe igreti elbisesini de saymazsak, potansiyel platonizmin doruk noktasina bayrak dikme ihtimali uzerinde durmazdik bile.
gecen bir bolumune rastladim yine tv'de. cok karli bir gundu. arnold kalorifer borularini tamir etmek icin buyukbabasina yardim ediyordu. sonra buz pistine dogru yola koyuldu ayaginda patenleriyle. helga da phoebe (side-kick) ile birlikte kardan heykel yapiyordu. phoebe'nin yuvarlak kafali, koca govdeli ve havuc burunlu kardan adaminin yaninda, helga'nin amerikan futbol toplu, havuc sacli arnold'imsisi goz yasarticiydi. phoebe'nin "o ne" diye sormasi uzerine, saatlerce yaptigi bir eseri goz kirpmadan parcalayip "sinir cocuk iste. hincimi aliyordum" dedirten ketumluktu belki de helga'yi helga yapan.
bu sirada arnold'in; kizsal kiyafet ve zarafet icerisinde suzulerek paten kaymakta olan hatuna goz kirpisiydi belki de beni bitiren.
*bir goz kirpinca hatunlar ona gulumsuyordu.
mutlu yillar sana
mutlu yillar sana
mutlu yillar settarim.
mutlu yillar sana.
*iyi ki varsin*
Ayin 1'i.
Ocak Ayi.
Sene 2005.
More Than A Woman.
Biraz da acik pencereden gelen araba gurultusu.
Komik degil mi?
Dort sene once neredeysem yine oradayim. PC basinda. Mutemadi bir mizmizlanma hali icindeyim bir de. Karinca ciftligimi yere dusurmusum gibi. Karincalar dagilmis gibi. Odam karincalanmis gibi. Toplamak icin elimle yere bal calmisim gibi. Sonra elim karincalanmis gibi. Gozumu yummusum, "ebe-tura bir iki uc" demisim ve gozumu acmisim gibi. Ebelik hakki bir karincaya gecmis gibi. Beni dondurmuslar gibi. Biraz da kulagim gidiklaniyor gibi.
Mmmm-ıhh..