Pages

02 Ekim 2004

011004

ilk not: konser için 21:30 deniliyordu ve tam 21:32de sahne aldılar bu adamlar. direkt takdir edilesi. geldiklerinde daha dışarıdakiler anca içeri giriyorlardı. millet holde gene alkol tüketmekle uğraşıyordu. sanırım kimlik kontrolü de hakgetire. yaş ortalaması 15 iken, buna alkol tüketen bünyeler sayesinde kusmuk üstünde buz pateni yaptık, teşekkürler.

ikincisi;
shroud of false ve akabinde fragile dreams'le giriş yaptılar ki çok yerindeydi. yerinde olmayan tek şey, bir anafor edasıyla herkesi içine içine çeken, uzak durmak için bolca çaba sarfedilen "pogo" olayıydı. birilerinin kolunu dürtüp "evladım, parçada diyor ki, benim kırılgan hayallerim senin yüzünden kırılacaktır" demek vardı amma velakin, 158lik boyun da götürüsüyle, burna bir darbe alıp "benim kırılgan burnum senin yüzünden kırıldı hayvanoolu hayvan" demek de vardı. yemedi. uzak durduk. hiçbirşey göremedik. millet anlatıyor "off vincent böyleydi, ah danny söyleydi. öldüm bittim" felan diye, ama bendeniz hiçbir şey göremeyip sadece arada ingiliz aksanının ayyuka çıkmış hali ile "ekipmanlarımız dökülüyor ey izleyiciler" diyen, sonra bir de regret'i lost control'ü çalmayıp "ehueh, bugün dinleyemediyseniz favorilerinizi yarın gelin" diyerek, içimde ayar verme isteğini ayyuka çıkaran bir ses duymakta idim. 2 ekim'in playlistinin daha farklı olacağını düşündürdüler. göreceğiz. (hoş, bugün 21 şarkı çaldılar. eğer playlistte büyük değişiklikler olursa, veya hasbelkader playlist tamamiyle farklı olursa 2 ekim izleyicileri üzülecektir tahminimce. zira;

shroud of false -> daha ilk rifflerle millet moda girdi. mod=eleman hatuna sarılır, eleman aşağı doğru eğilir, eleman hatunu öpmeye başlar. bu şekilde, önümde dikilen, uzun boylu neslin aslında uzun olmadığını düşünmeme sebep olmuştur.

fragile dreams -> şarkının hızlanmasıyla, kafalar teker teker kalkınca "lem noluyoz" dedim ve görüş açım 10 santime indi. o da hiç kımıldamadan dikilen ve dönüp, yanımdaki arkadaştan ateş isteyen bir herifin omzu oldu. arada bir depar atıp önüne geçmeye çalıştıysam da bir kol darbesiyle geri döndürüldüm. tüm konseri bu omuzla birlikte izledim.

balance -> a fine day to exite geçişle birlikte ortam dinginleşti.

closer -> nirvanaya ulaşmaya az kaldı. pressure release forgotten hopes -> sürpriz gibin olacaktı bu şarkı. çalınmasını beklemiyorduk. ama iki yanımda şuursuzca headbang yapan (hadi cıngcıngcıng şarkılarda anlarım headbang yapmayı da, son 2 albüm parçalarında headbang yapan zihniyete anlam veremiyorum pek tabii.) eskişehir konserine de gitmiş olan bir eleman, sağolsun şarkıları birbir önceden söyledi. "şimdi şu gelcek şimdi bu." diye. biz de uyduk ona süprizimiz kursağımızda kaldı.
sunset of age inner silence
a natural disaster
empty -> yarıda kestiler şarkıyı. halbuki hep içimde kalmıştı "'cause i'm so empty!!" diye haykırmak.
flying
one last goodbye -> bu şarkıdan sonraydı yanılmıyorsam, vincent tutturdu ille "put the lights on please!" diye. bizi göremiyormuş da sahneden. görmek istemiş. tabii, dalış vaziyetinde öpüşme eylemini sürdüren çiftlerimiz "huleyn basıldık işvecan toplan!" edasıyla bir sıçradılar ki izlemesi pek zevkliydi.
judgement
temporary peace
panic
ve bis'ten sonra da;
angelica (!) -> bis boyunca insanlar "angelica!" diye yırtınıyorlardı zaten. çıkıp söyleyince tam oldu. ilk notalarla birlikte millet kendinden geçti.

sleepless -> bu şarkı ve a dying wish'i vincent abimiz dümdüz clean vokalle söyledi.

a dying wish -> biz böğürdük, kendisi bırakıp gitti. sanıyoruz içeri gidip 1 acılı adana 1 de ayran söyledi, oturdu yedi. o kadar uzun süre devam etti enstrumental kısım. ben diyeyim 5 dk, siz diyin 10 dk.

comfortably numb -> bu şarkıdan sonra millet iyice gaza geldi. ama hayret edilesi bir biçimde crew'ümüz, gelip tüm ekipmanları söktüler. hani ne bileyim, "anathema anathema" diye o kadar boğaz yırttık. bunun hatrına gelip 2 kelime lost control söylenir öyle gidilirdi değil mi? bir de konser boyunca öpüşme rekorunu kırmaya çalıştığını düşündüğümüz bir çift vardı ki sonradan ortadan kayboldular. ama hiç abartısız ilk 5 şarkı boyunca sadece öpüşüyorlardı. e güzelim canım ciğerim, ne işin var konserde. git anathemayı koy müzik setine, evinde rahat rahat yap ne yapacaksan. di mi ama? ayrıca vincent'ın gömleği kokuyor mu? danny nasıl saçlarına kıymış? hava nasıl oralarda üşüyor musun? kar yağıyor saçlarıma bilmiyorsun... ve benzeri sorularınıza yanıt için 2 ekim'in uygun olacağının sinyallerini veren konserdir.