Pages

23 Temmuz 2013

230713

Her akşam işten gelince B'yi parka götürüyorum. Parkta bol bol sosyolojik çalışmaya mazhar olacak envanter mevcut.

Misalen, geçen gün parka gittik bir baktık ki parkın ortalık yerinde portatif bir masa ve sandalye, masanın üstünde de kaplar, kapların içinde leblebi, antep fıstığı, bisküvi vb çerez... Yanındaki sandalyede de yedi yaşlarında bir çocuk oturuyor.

Ufak çocuklar merakla halka oluşturmuşlar masanın etrafında. Normalde hiç yemeyeceği olsa da leblebiye felan el uzatıyorlar. Çocuk da bir hışım ufaklıkların ellerini kaptan itekleyerek "dokunmaz mısın? onlar satılık!" diyor.

Düşündüm. Çocuk gayet iyi giyimli, parlak bir çocuk. Masa-sandalye de ikea'dan. Acaba bu çocuğun sponsoru nerede diyerek etrafa bakındım. Derken çocuğun yanına yanaşan, işten geldiği belli olan şık giyimli bir bayan "bağırman lazım, çerezlerim var diye!" şeklinde fısıldıyor çocuğa. Çocuk denileni yapıyor. Bir yandan da "satın alma" olgusundan bihaber çocukların meraklı ellerini uzaklaştırmaya çalışıyor. Bizimkinin umrunda değil zaten, varsa yoksa kaydırak. Ama o bile bir ara masaya yöneldi!

Bu arada çocuğun annesi olduğunu anladığım bayan, çocuğun ablasını yanına çağırıp eline bisküvi veriyor, "şimdi bunu yiyip mmmh çok lezzetliymiş de" diyor. Kızıyla karşılıklı "mmmh" yaparak bisküvi yiyorlar. Bu arada Ramazan ayındayız. (for the records).

Ufaklıklar dayanamıyor, anne-babalarının paçalarına yapışıp bağırıyorlar. Kimi ebeveyn benim gibi evden parasız çıktığı için telef oluyor çocuğun ısrarları karşısında. Köşedeki mısır satıcısı amca bile şoklarda.

Sonra B'yi parkta dolaştırırken, kadının poşetini gördüm yerde. Baktım Bim poşeti, içindeki kuruyemişler de "Simbat" marka. Taş çatlasa 10 tl etmez masanın üstündekiler. Kadının da, çocuklarının da bu paraya ihtiyacı yok. Ben çocuğun neye ihtiyacı olduğunu söyleyeyim; o 10 tl uğruna asla sahip olamayacağı arkadaşlara.