Pages

03 Nisan 2010

030410

Cardiff'ten dönüşte edineceğim bir alışkanlık varsa o da "yanımda şemsiye taşımak" olacak. Zira yürümeye başladığımda gayet soğuk ama gayet kuru olan hava bir anda yağmurlu hale dönüşebiliyor. Yağmur damlalarının yere varmasıyla beraber senkron bir şekilde sokaktaki herkes çantalarından şemsiyelerini çıkartıp açıyor. Bu sahne bana Björk'ün "It's Oh So Quiet!" videosunu hatırlatıyor.

Aslında o video ne kadar canlı ve renkliyse, bu adamların havası da bir o kadar gri ve renksiz. Ancak adamlar inatçılar bunu değiştirmeye! Dolayısıyla adım başı heryere atlı karıncalar ve helter-skelter olarak geçen jumbo kaydıraklar koyuyorlar.


Bu arada, tavsiyem fotoğrafların "güneşli" oluşuna aldanmamanız yönünde olacak. Zira kendisi bundan 3 hafta önce başlayan ve 1 hafta sürdükten sonra sona eren "ilkbahar"dan kalma bir günde çekildi. Şimdi durum biraz farklı.

Bu arada bundan seneler evvel -daha ilkokul bebesiyken- buraya geldiğimizde en büyük zevkim Queen Streetteki bu Helter Skelter'a binmekti. Artık çocuktuk da mı bize devasa görünüyordu, yoksa yıllara yenik düşerek küçüldü mü bilemiyorum ancak ismi bile değişmiş; "Aladdin's Magic Carpet" (Alaaddin'in Sihirli Halısı) olmuş. Tabi ki kayarken İngilizlerin kar beyazı totoları tutuşup alev almasın diye altlarına koydukları paspaslardan geliyor isim.
Sonra sonunda yürüyüş ayakkabıları aldım kendime. Tipleri çok muhteşem olmasa da kendimi dağa bayıra vurduğumda işime yarayacaklarını düşünüyorum. Satış elemanı çocuğa sordum "yağmur geçirmiyor değil mi?" diye. Çocuk güldü. Zira yağmur geçiren bir koşu ayakkabısı dünyanın Britanya olarak bilinen kısmına gayet ters. Sonra bu ayakkabıları aldığım meşhur JD buçuklu numara çalışmıyormuş. Allah'tan ayağım tam numara dedim. Zira 4 numara 36 ediyor, 5 numara 38. 37 olanlar neye razı oluyorlar bilemiyorum. Ayakkabıları aldım. Ağzı büzülen naylon poşete koydular. Burada böyle. Yağmura adapte olmuş herşey.
Büzgülü poşetimle dışarı çıktığımda dolu yağıyordu. Kafama düşen tanelerden dolayı kaç beyin hücrem öldü, aptal olur muyum bilemiyorum. Sonra kartpostal bakmaya girdim. Dışarı çıktığımda güneş açmıştı. Üst-baş bakmaya girip dışarı çıktığımdaysa yağmur yağıyordu. İki mevsimi döndürüp döndürüp yaşayabiliyoruz.
Ne güzel değil mi.

0 Yorum:

Yorum Gönder