Pages

24 Mart 2010

240310

Yan tarafınızda son ses parti veriliyorsa uyuyamazsınız. Uyuyamazsanız kitap okursunuz! Bu ay 5nci kitabımı okuyor olmama şaşmamalı.

Charlaine Harris'in Sookie Stackhouse serisinin 8nci kitabını "From Dead to Worse"u okuduktan sonra, gene aynı yazarın Harper Connelly serisini tamamladım; An Ice Cold Grave, Grave Surprise ve Grave Sight. Açıkçası kitaplardan yana temel şikayetim fazlaca çabuk bitmeleri oldu.

Aslen Sookie Stackhouse serisini okuyanlar varsa, serinin bence gelmiş geçmiş en zayıf halkası From Dead to Worse. Zira hiçbir olay olmuyor (kitabın son sayfası hariç). Sadece yeni karakterler tanıtılıyor ve matrix II modunda, devam kitabı için hazırlık yapılıyor. Bir sonraki kitap (9ncu kitap) basıldı ancak paper-back inin çıkmasını bekliyorum. Hard-coverları buradan Türkiye ye taşıyamam sanırım.

Harper Connelly serisinde ise sinir olduğum şey, olayların kendi kendine çözülmesi. Yani siz Harper Connelly nin ayak parmaklarına oje yapmasını sayfalarca okuyorsunuz. Olayı kim nasıl çözecek diyorsunuz. Ama tutup katil gelip itiraf ediyor. Amerikan filmi misali "Ben onu öldürdüm, bunu şuraya gömdüm, şimdi de seni öldüreceğim" derken polis gelip olayı kurtarır felan. Bak, "The Girl with the Dragon Tattoo"da da üç aşağı beş yukarı böyle olmuştu. Zaten o kitap baştan aşağı "Bourne" serisi kokuyor ya, neyse konumuz o değil.

Şimdi Kathy Reichs'in "déja dead" ini okuyorum. Kendisi bir antropolog olduğu için antropolog gözüyle yazmış herşeyi. Bir kadının cesedi bir manastırın bahçesinde bulunur ve olaylar gelişir tadında.

Sanırım film gibi gelişen kitapları seviyorum. Okuduğum kitapların çoğunun da filmi çekilmiş zaten. Feci sığ bir insanım.

Hesse'nin Bozkırkurdu'nun filmi vardı, Burgess'in Otomatik Portakal'ının da, Kaliç'in Kendini Prens Sanan Kurbağa'sı zaten senaryo şeklinde yazılmıştı, Doğu Yücel bile Hayalet Kitap'ı Okul'a dönüştürüp filmleştirdi. Sookie Stackhouse halen bir dizi karakteri, The Girl with the Dragon Tattoo şimdi sinemalarda, Twilight ve Hayri Pıtırcık serisi de nasibini almıştı benden. Ah bak Palahniuk'un eserleri teker teker filme dönüştürülüyor; Fight Club'dan sonra Choke felan. Factotum çok fenaydı ama o da filmdi. Hitchiker's Guide to the Galaxy, Lovely Bones, Time Traveler's Wife. Anna Karenina'dan Suç ve Ceza'ya Rus Klasikleri. Great Expectations'tan Oliver Twist'e İngiliz klasikleri. Of Mice and Men'den Huckleberry Finn'e Amerikan klasikleri. Jamilla'dan Selvi Boylum Al Yazmalım'a Kırgız Klasikleri.

İnsan hiç mi senaryolaştırılamayacak bir kitap okumaz?

Zaten sanatsal filmlerden de hiç hoşlanmam.

Hep uyurum. Sonra Nikita beni yatağa gönderir.

1 Yorum:

murçe dedi ki...

kitaplarin filmlesmesine siddetle karsi olan bi insan olarak, fatima, senden ricam acilen kitap okumayi birakman.

Yorum Gönder