Pages

17 Şubat 2010

170210

Ben bu gavur diyarın hangi parçasına ayak bassam muhakkak ilk gün bir badire yaşıyorum.

Hayır, benim üzüntüm başıma gelene değil, yanımdaki insanın da başı yanıyor.

Yazın sonunda İskoçya'ya kongreye gittiğimde, ilginç bir durumla karşılaşmıştım. Türkiye'de tişörtle sandaletle dolaşılan havada İskoçya'da kazak üstüne palto, pantolon altına içlik(!) giyilecek bir hava vardı. Akşamın bir saati kalacağımız yere geldiğimizde kaloriferin çalışmadığını farketmiş ve resepsiyon kapalı olduğu için sabaha kadar, tüm bavulu üstümüze giyerek uyumuştuk. Biz. Ben ve Nikita.

Bu sefer bavulu hazırlarken şakalaşıyorduk "gene kalorifer çalışmazmış bir de. yuhahaha."

Gene akşamın bir vakti kalacağımız odaya vardığımızda -ki giriş katı olduğu için, esasen ha toprağa basmışsın, ha yere...- kaloriferin çalışmadığını farkettik. Ama bu defa resepsiyonda birileri var dedik, sevindik. Belki o kadar da şanssız değildik! Gidip çağırdık. Adam da baktı. Baktı... Ve biraz daha baktı... Sonra "sorry mate" dedi. Türkçesi "işte şimdi b.ku yediniz".

Sabaha kadar dağda donmamak için birbirine sarılan dağcılar misali birbirimize entegre olduktan sonra, sabahleyin uyanabildiğimize şaşırdık.

Donarak ölmeyi bekliyorduk.

Belki bir sonraki sefere?

*I'm so frozen and so caught up in this day
Lycia- Frozen*

0 Yorum:

Yorum Gönder