Pages

28 Haziran 2005

270605

sabahlari "uyan tembel insan... kalkip ders calisacaksin daha! sinavi unutma!" diye uyandirilmanin nesi iyi olabilir.

bunu dusundum.

sonra dedim, iyilik skalasi 1den 10'a kadar uzaniyor ve 10 "en iyi"yi gosteriyorsa, 8,5 veriyorum bu duruma. kirik puanlar da sadece uyandirilma sebebinin sinavla bagdasiyor olmasindan kaynaklaniyor.

bir uyandiranim da var diyor, "hahhayt" diye şuh bir kahkaha atip, elimi belime dayayip seke seke uzaklasiyorum.

* selcüt ben yukari gidiyorum, sen de asagi in bakalim orta yolda bulusabilecek miyiz? eh görmüyor musun koskocaman egim var canim..! ;) *

20 Haziran 2005

190605

kahve icesim var.

buram buram kahve kokulari gelirken soyle alttan alttan, agzima café americano alip bir iki tur attirip, dilimle damagim arasinda tad biraksin diye bastirip yutasim var. sonra "nam nam" diye sesler cikarip guzelmis hakikaten diyesim. karsimdakine gulucukler atasim var.

simdi 1-2-3'e kadar sayiyoruz. eksenimiz etrafinda bir tam tur atiyoruz. topuklari birbirine vuruyoruz. hop hop hop.

mutlu olasim var.

*mutlu olasim var.*

16 Haziran 2005

150605

sabahleyin n'sync mirildanarak uyandiysaniz, geceleyin ruyanizda mtv acik kalmis olabilir. oraniz buraniz agriyorsa pencereyi de kontrol edin hazir baslamisken.

pencerem acik, nick cave mirildanirken, justin timberlake'in ruyama tecavuz etmesi cok sinir bozucu. sirtim da agriyor hem. üc günde bes finale girerek tavan yapmaya calisirken kendi capimda, durup da uyudugum iki-uc saatte enterasan aktiviteler de yapmak istemiyorum kuzum. uyumak istiyorum. evet bundan. bundan. bundan. aferin.

dislerimi sıkıyormusum geceleri, sabahlari eklem agrilariyla uyaniyormusum, yorgunluktan ölüp bitiyormusum, dönüp duruyor bir türlü rahat edemiyormusum, kapimin kolunu kirmisim, gece uyanip su icmeye gidemiyormusum, bogazim kuruyormus kuruyormus ama soyleyemiyormusum.

bir bruksizm* hastasina "az kaldi, disini sık. ama pdl**ne zarar vermeden" deme kuzum. deme. deme. evet boyle.
belki implant cakmani istiyorumdur.
tam buraya. iste burasi.

* dis sıkma/ gıcırdatma
** (kıs.) periodontal ligament; disleri cevreleyen ligaman.

10 Haziran 2005

100605

yatakta dört dönerken akla gelenler listeme fantastiklik parametresini baz alarak bir numaradan birsey ekledim.
guzel guzel tümörlere calismis, yatagimda kivrilip yatmistim.
2 saat sonra sabah oldu. kapiya kizkardes geldi. kizkardes tisort istiyordu. petrol yesili olsundu. dolaptan cikarip kapidan atildi. yataga geri donuldu. sol-sag-yatak neden kucuk derken, akla o kacinilmaz, o muazzam, o dehsetengiz soru geldi;

"adenomatoid odontojen tümörün radyolojik goruntusu nasildi?"
nasil unutabilirdim?
nasil affedilirdim sonra?
mavi tel mi kirmizi miydi yoksa?
***
yatak sicak. yatak kucuk.
oda soguk. masa uzak.
kalkmalisin.
***
monolokuler miydi acaba? nasil gorunuyordu ki radyolojikman.
kalkmalisin.
hayir hayir, gomuk dis vardi sanki, etrafinda da sivi...
kalkabilirsin.
alt cenede miydi... ust muydu? seviyor mu? sevmiyor mu?
kalkabilirsin biliyorum.
***
birden bire bacagimda bir tümör belirdi. disa dogru buyuyordu. once ufak bir et beni seklinde. genisliyor, yayiliyor, buyuyor, sisiyor. sonra bacagimla baglantisi cizgi haline geldi, sonra daha da ufaldi. bir sap seklinde bacagima tutunuyordu. derken "pit" dedi (evet bunu dedi) ve bacagimdan ayrildi. bu asamada dile geldim;

"bana bak tümör... simdi vücudumdan ayrilmis olabilirsin ama sunu bil ki, sen hala bana aitsin. ve beynimin uyartilari hala seni etkileyebilecek gücte."
...
"sana emrediyorum. hemen masanin yanina gidiyorsun ve bakiyorsun..."
...
"adenomatoid odontojen tümörün radyolojik goruntusune tabi ki... seninki de soru mu simdi!"

tümör masaya yaklasti, "hadi..." dedim. yaklasti ve dönüp sunu dedi;
"dit dit..." ve muzik calmaya basladi.
***
ruyamda bile mutlu sona ulasamamak ve "meger hersey bir ruyaymis" diye bitirmek can sikici... olsun... ben de hala mail bekliyorum. mutlu son?

*bu arada adenomatoid odontojen tümör, 1-3 cm capinda belli sinirli monolokuler radyolusent gorunuyormus.*

05 Haziran 2005

040605

Evet, aslinda simdi size komik seylerden bahsedebilirim. Mesela, besiktastaki durumcunun duvarinda asilan Van Gogh tablolarindan. Sunflowers deli gibi istah aciyor elbette, bunu nasil bilmezsiniz?

Literatur cevirilerinde gelinen son nokta; TDK’nin bile uretemeyecegi kadar cok “turkcelesmis” kelime meydana getirmekten bahsedebilirim. “EGTA’nın Makrofaj Adezyonundaki İnhibitör Etkisinin İn Vitro İncelenmesi” icin 10 üzerinden 9 vermek lazim. 1 puani da tahmin edilebilecegi uzre, icerdigi “incelemek” kelimesinin tamamen turkce olmasindan kiriyoruz. Şelatör, smear tabakasi, 37 derecelik nemli medyum, irigant, enfeksiyöz yapi, dekalsifikasyon, immünite, proçes aslen türkce tabirlerdir. 2006 tdk sözlügüne gireceklerinden umutluyuz.

Ama bunlardan bahsetmeyecegim, aksine alisilageldik bir yakinma sebebinin alisilagelmeyen bir versiyonunu önünüze serecegim;

Final tarihleri aciklandi. (İste tam burada durup ah-vah etmem gerekli ama...) İlk defa bu sene okulun kapanmasindan dolayi üzüntü duydum. Bir hafta daha açık olmasi icin bircok seyi verebilirdim. Simdilik sadece msn adresimi veriyorum. Bir sonraki adimda bir kahve icmeye davet edecegim. Sonrasinda sarki yazabilirim, blogumda atifta da bulunabilirim, frappe icip ortalikta takla da atabilirim, belki icmeme bile gerek kalmaz hani. Cekimler yapacagim, önce arapca, sonra farsca, en son turkce. Hint-avrupa dilleri cok zenginler, hatta bir hafta nöbet tutarsan aslen sen de iyi para kazanabilirsin. Pek bir garip.

El sallayin bana ahali. Yaniniza davet edin.

*Mutluyum bugün*